E be peri kızı...
Bu şehirin günlük akışı kalp atışı gibi geldi bana hep.
Sabah pompalar bizi işlerimize, sonra toplar. Pump... sabah kalk, hızlı ol. Üst
baş. Şık görünmelisin bugün... Toplantı var. İlk imaj önemli. Kahvaltı, çabuk
yahu çabuk.
Arabayla mı gitsem bugün. O maile cevap verdim miydi? Dur
yolda bakayım...
Git, git, git...
Koş, koş, koş...
Gel, gel, gel...
Yaz, çiz, hesapla...
Yetişmedi ya işler, yolda baksam. Birazda yarına kalsa.
Koş koş koş.
Ye ye ye
İzle izle izle
E bu çocuk da büyümüş baya. Ne zaman büyüdü la. Yarına
teklif vardı.
Yat yat yat
.................
1 milyon meslek. Hangisi daha kutsal. Trendler var
biliyorum. Benim zamanımda bilgisayar mühendisliği zirve yapmıştı da rüzgarına
kapılmıştım ya... Yok ama, benim için en kutsal meslek şu anda sokak
çalgıcılığı.
Bu acımasız, mazoşist kalp atışlarının içinde bir an olsun
hapşırma etkisi yaratıyor.
İkidir metrobüse binen boşnak göçmeni görünüşlü bir anne kız
var. Beni benden alıyorlar. Günümün en mutlu anlarını yaratıyorlar. Anne biner
binmez akordeonunu çıkarıyor. 5-6 yaşlarındaki dünyalar güzeli pırasa saçlı kız
elinde plastik pepe bardağı ile para topluyor. 2 durak arası sürede, sabah
sabah meymenet eksikli yüzlerimize tebessüm yerleştirip gidiyorlar.
İkidir ayrılırken arkalarından “E be peri kızı, uyandırma
bizi şu rüyadan” diyorum.
Bir gün söz.
Alacağım kahvemi, bağdaş kurup oturacağım bir metro
çalgıcısının yanına. Tüm konserini dinleyeceğim.
Sonra bir pump...
Arkamdan basınçlı kalabalık hızı beni alıp götürmesin diye
sıkı sıkı tutunacağım metronun iç çeperine. Sonra biri de bana tutunsa. Sonra
başkaları da onlara...Tıkasak şöyle bir ana arteri. Sonra belediye gelip bize
by-pass yapar mı acaba ?
E be peri kızı. İnme şu otobüsten. Salma beni böyle
düşüncelere.
Sevgiler
Cengizhan Kaptan
20.03.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder